Cuma, Kasım 30, 2007

Ne Güzel Söylemiş Şair...

KENDENI SEVMEYENIN, KENDINE SAYGI DUYMAYANIN, KENDINE GUVENMEYENIN
KENDI OLAMAYANIN
SEVGISI, SAYGISI, GUVENI SAHTE OLUP,
"aitlesme" OZLUDUR. YASAMI YASAYAMAZ


Öyle bir hayat yaşıyorum ki ,
Cenneti de gördüm , cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm , pes etmeyi de.
Baziları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki ,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki " söz ver kendine "
Denizleri seviyorsan , dalgaları da seveceksin ,
Sevilmek istiyorsan , önce sevmeyi bileceksin ,
Uçmayı seviyorsan , düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan , yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki ,
son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan,anladım...

NIETZSCHE

Pazartesi, Ekim 22, 2007

Yaşamın Renkleri Neden Kırmızıya Boyanıyor.....!!??

İki gündür uyku tutmuyor..bu nasıl bir yaşama hakkı bu nasıl bir sarmal..ileriye gidemiyorsun geriye gelemiyorsun yüreğim sıkışıyor..düşündükçe..oysa kuşun sesini çiçeğin rengini birlikte dinlemek ,koklamak ne güzel..böylesi günlerin geleceğini hayal etmek istiyorum umarım bu sarmal bizi yutmaz..

Perşembe, Ağustos 02, 2007

Pembelerden Haberler...


benim pembelerin resimlerini koyamamıştım daha önce.. şimdi yeni fotoğraf makinemle şöyle afilli fotolar koyayım dedim..böylesi güzel bir tat ve kokuyu unutmuşken bize hatırlatan herkese binlerce teşekkürler..inşallah bu tatlar sonsuza dek sürüp gider..

Pazar, Haziran 17, 2007

Son Gelişmeler.....

Aradan ne kadar zaman geçmiş..!!??benim pembeler bir büyüdüler bir serpildiler ki sormayın gitsin..ama ne yazık ki resimlerini çekemiyorum makinam bana küstü..Neyse inşallah sorunu yakında çözeceğiz bizimkileri görücüye çıkartacağiz hiç şüpheniz olmasın..

Perşembe, Mayıs 17, 2007

PDA'nın Ankara Güzelleri..!!?



İki gün beklettik fideleri saksıda..oraya mı diksek..!? yok orası az güneş alıyo buraya mı diksek diye karar veremedik bi türlü..!!??Zannetmeyin ki cok büyük bir bahçemiz var..işte nohut oda bakla sofa hesabı sosyal konut niteliğindeki evin küçümen bahçesi..!!??ama bize yetiyor..sonunda karar verip diktik ama çok yanaşık oldular diye itiraz ettimse de eşim sen şehirli olarak bu işlerden anlamazsın deyip bildiği gibi yaptı..herzaman ki gibi..!!?ben yine de iki tanesini saksıya dikmekte ısrar ettim güneşi ayarlamak açısından...şimdilik arka baçedeler ve keyifleri yerinde görünüyor ama güneşe ihtiyaç duyduklarını hissedersem ön tarafa çekerim olur biter..umarım yetiştirmeyi başarırız sabahları dolanıp mutlaka hepsini seviyorum konuşuyorum onlarla..haydi kızlar canlanın biraz diye gaza getirmeye çalışıyorum..!!??ilerki günlerde neler göreceğiz bakalım..

Salı, Mayıs 01, 2007

Ne Olacak Şimdi...'!!!!?

1 Mayıs gösterilerindeki yurdum polisinin sert tutumu işte böyle manzaralar yarattı..!!??Engelleme adına yapılan tüm uygulamalar katılımcıları daha da kızdırdı..adı bahar olan bayramın kutlanışı da tam bize özgü oldu..!!??Bahar bayramında halkına bu kadar eziyeti reva gören bir iktidara bir alkış ta benden....!!!!???????

Perşembe, Nisan 26, 2007

Gönlümüz Sera'da Kaldı..



Hafta sonu Antalya kaçamağı yaptık eşimle..!!??portakal,limon ağaçlarımız nazlı bir gelin edasıyla donanıp süzülerek muhteşem kokular yaymaya başlamışlar..kuşlar ise bu seremonideki yerlerini alıp koro halinde cıvıldaşıp duruyorlar..Ankaranın kasvetli havasından sonra çok iyi geldi..ruhlarımızı yıkayıp döndük..Sezenin şarkısındaki gibi gönlümüz sera da kaldı..

Pazartesi, Mart 05, 2007

Beyin Gücü..





Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar.
Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar

Dr. David J. Schwartz

Perşembe, Şubat 15, 2007

Hikaye...


HERKES VE BİRKAÇ KİŞİ

Yağmur Herkese Yağar
Güneş Isıtır Herkesi
Mevsimler Herkes İçindir
Yalnız Çığ Altında Kalan
Sele Kapılan Her Zaman Birkaç Kişi

Herkes İçindir Aşk Da Ayrılık Da
Yalnızca Birkaç Kişi Ölür Acıdan
Eskiden Ölümle Tartılırdı Ayrılık
Kiminin Hayatı Yalnızca Unutkanlıktan

Her Şey, Herkes İçin Değildir Oysa
Kimi Hiçbirşey Ögrenmez Karanlıktan
Yalnızlığı Kullanmayı Bilmez Kimi
Kimi Ayrılamaz Karanlıktan

Yağmur Herkese Yağar
Ama Çok Az İnsan Tutar Yağmurun Ellerini
Onca Şarkı Onca Film Onca Roman
Ama Sevmeye Yetmez Herkesin Kalbi

Çığ Altında Kalan Sele Kapılan
Aşktan Ve Acıdan Ölen
Birkaç Kişi Dünyayı Başka Bir Yer Yapmaya Yeter
Aslında Onların Hikayesidir Anlatılan
Diğerleri Dinler, Seyreder, Geçer Gider
Geçer Gider Herkes
Hikayelerdir Geriye Kalan.

MURATHAN MUNGAN(Resim Leyla Sabah'a aittir)

Pazar, Şubat 11, 2007

Hırsız....


''Bir hırsızlık ve ayrımcılık öyküsü

Birbirlerinden sürekli bir şeyler çalan karakterlerin duygusal karmaşaları; sınıf ayrımının günümüz Londra'sındaki izdüşümleri üzerine ilginç bir film "Hırsız"

Alin TAŞÇIYAN

"Hırsız / Breaking and Entering"

Herkes birinin hayatına dalıp onun bir parçasını çalabilir. Ceza kanununda yeri yoktur ama bu da bir hırsızlıktır aslında.
Özel hayatın kapısı yoktur ki çalıp izin isteyesiniz, bir süreliğine ödünç alıp geri getiresiniz... "Hırsız" birbirlerinden sürekli bir şeyler çalan karakterlerin duygusal karmaşaları; sınıf ayrımının günümüz Londra'sındaki izdüşümleri üzerine ilginç, seyredilebilir bir film. Yıldızı "İngiliz Hasta" ile parlayan Anthony Minghella'dan ummayacağınız kadar derin, farklı okumalara açık, gösterdiğinden fazlasını içeriyor.
Filmin özgün adında bir söz oyunu var. "Break in" İngilizce bir yere zorla girme anlamına gelir. Kırma anlamına gelen "Breaking" kulağa "break in" gibi de geliyor. Ardından ise girme anlamına gelen "entering" kullanılıyor. "Kırma ve girme" soygun amacıyla haneye tecavüze kadar filmin karakterlerinin birbirlerinin hayatlarına müdahalelerine de vurguluyor sözcük anlamıyla.
Annesi Boşnak, babası Sırp olan Miro, çete reisi amcası tarafından bir mimarlık şirketini soymaya teşvik ediliyor. Yarı Boşnak olduğu için kendini kanıtlamaya zorlanıyor. Çatılarda kedi kadar çevik dolaşan Miro, amcasının şirketinin sabah teslimatını yaptığı bilgisayarları gece çalmaları için çatıdan içeri girip kapıyı açıyor.
Çatıyı kaplayan camlar kırılmış da olsa kapının açılması giriş şifresine sahip olan temizlik elemanlarını töhmet altında bırakıyor. Ortaklar, üst üste soyulunca geceleri şirket önünde nöbet tutmaya başlıyor, Afrikalı temizlikçiyi de gözetliyor.
Sandy ve Will pek düzgün ve duygusal yuppie'ler gibi görünseler de hiç de masum değiller. İki mimar, Londra'nın tabiri caizse ayaktakımı semti denebilecek, sokakta fahişelik yapılan, uyuşturucu satılan, göçmenlerin barındığı semti King's Cross'ta kentsel dönüşüm projesi yürütüyor. Bölgeyi "betonarme sulak alan" diyebileceğimiz bir hale getirmek için ihale almış. Kendilerinin öyle çayır çimene bir merakı yok. Kağıt üstünde çağdaş tasarım yapıyorlar. Onlar King's Cross'un çevre hırsızları.
İkileme düşen karakterler,
Filmin odak noktasında Will var. Birlikte yaşadığı İsveçli Liv'in otistik kızı sürekli jimnastik yapıyor ve hiç uyumuyor. Ne Liv ne de kızı Will'i baba olarak görüyor, ikisinin arasında apayrı bir bağ var. Will bunu kırıp içeri giremiyor. Ama bir gün hırsızı takip edip evini öğreniyor, evde terzilik yapan güzel annesinin hayatına dalıyor!
Sonunda film öyle bir yere doğru gidiyor ki hemen hemen bütün karakterler bir ikileme düşüyor, iki seçenek arasında adilane karar vermeleri gerekiyor. Olayların yavaş yavaş düğümlenişi, çelişkilerin oluşumu, karakterlerin sıkışması filmin psikolojik yönden son derece iyi ve inandırıcı yönleri.
Öte yandan "Hırsız"ın asıl gücü bir yandan değişip çağdaşlaşmakta olan dünyada -ayrımcılığa yol açan önyargılardan evlilik gibi temel taşı kurumlara- toplumsal normların kolay kolay değişemediğini örnekleyen sosyolojik yapısından kaynaklanıyor.''demiş Alin Taşcıyan bu film için çok ta güzel anlatmış bende filmin görülmesi gerektiğine inanıyorum..
(Başlıktaki resim Meksikalı sanatçı Tellosa'nın eseridir)

Çarşamba, Şubat 07, 2007

Ölümle Yaşam Arasındaki Geçiş Hattını Yok Etmek

Doğu Karadenizin Gürcistan sınırına yakın bir köyünde doğan, Mircan ,albümü Sala için şöyle diyor;''İşte bundandır salanın yüreğime bu kadar dokunması..Her sala okunuşunda hocanın büyülü sesine kulak verir dağlanmış yüreğimle dinlerdim ölmüş birinin ardından okunduğunu bilerek. Ölmüş birinin ardından gözyaşları döküldüğünü bilerek,ölümle yaşam arasındaki geçiş hattını yok etmiş biri olarak'' diye yazmış..bende akşam bir taraftan o şalı örüp bir taraftan onun büyülü sesini dinledim.. insanın içine işleyen bir ses tavsiye ederim..

Cuma, Ocak 19, 2007

Hayatın İçindeki Karmaşa..



Herşey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel

Çarşamba, Ocak 10, 2007

Dikkat...!!!!???


Sözü iyisi mi Mahatma Gandi‘ye bırakalım:

Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür;

Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür;

Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür;

Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür;

Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür…

Kış Güneşi...!!??

Ne olacak bu dünyanın hali..??.yok yaaa sarhoş falan değilim ...!!??hani biz türkler kafayı bulunca hemen muhabbeti oraya getiririz, ülkeyi kurtaracak formülleri birbiri ardına sıralarız yaa.!.şimdi bende ülkeyi bırakıp dünyayı kurtarmaya soyundum..!!??Bu küresel ısınma nereye vardıracak bizi..Ankara'nın çok az suyu kaldı su kesintileri başlayacak nerdeyse..doğaya karşı bu saygısızlığımız devam ettiği sürece o da bizi cezalandırmaya devam edecek gibi görünüyor..